Çocukluk günlerimde, amcamın küçük kütüphanesinden aklımda kalan sadece iki kitap var: Birisi “Alpaslan” isimli, 1071 ‘de Anadolu’nun kapılarını açan Büyük Türk Hükümdarı’nın Malazgirt’te Romen Diyojen ile girdiği muharebeyi detaylarıyla anlatan bol resimli bir kitap, bir diğeri ise “Albay Muammer Kaddafi” isimli bir kitap. Kapağında subay üniforması ile genç, güler yüzlü ancak kararlı bakışları olan bir adamın fotoğrafı vardı. Bahsettiğim yıllar 1980’lerin başları idi, 1969’da iktidarı ele geçirdiğine göre, o zaman için pek de eski olmayan bir kitaptı. İçeriğini hatırlamıyorum, ancak o subayın yüzü aklımdan hiç silinmemiştir.
Günler geçti, köprülerin altından çok sular geçti. Devrimi gerçekleştirdiğinde halkına kültür devrimi vadeden güler yüzlü devrimci gitti, yerine kibirli, asık suratlı, herkese tepeden bakan, her gittiği ülkeye bedevi çadırını götüren klasik bir Arap şeyhi geldi. Zıt yönlere bakan, aynı adamın iki yüzü (Resim:1 ve 2).


RESİM:1, 2
İşin buraya kadar olan kısmı sadece bir parça nostalji, makalenin konusu ile ilgili değil. Esas olarak, Kaddafi’nin son anlarında çekilen video görüntülerinden elde ettiğim fotoğrafların ışığında, bazı yüz ifadelerini anlatmak, gerçeği ile sahtesini nasıl ayırmamız gerektiğinden bahsetmek istiyorum.
Bilindiği üzere Kaddafi, meşhur “Arap Baharı” rüzgârından etkilenen liderlerden birisi oldu. Diğer liderlerden farklı olarak karşısında silahlı muhalifler buldu. Muhaliflerle aylarca savaştı. Bu kez karşısında güçlü ülkeleri birleşmiş buldu. Üstelik karşısında birleşen liderlerden bazıları ile daha birkaç ay önce samimiyetle sarılıyor, bazılarına elini öptürüyordu. Buna rağmen direnmeye devam etti ve yine dış güçlerin muhaliflere verdiği yoğun destek sayesinde yakalandı. Bundan sonrası, en az yıllarca kendisinin ve çocuklarının halk üzerine uyguladıkları kadar büyük bir trajedi idi. Kendisini yakalayan adamlar, diktatörü döve döve vahşi bir hayvan gibi öldürdüler. Tamamen kontrolü kaybetmiş halkın ve onların arasında kalan Kaddafi’nin beden dili sinyalleri birçok ipucunu barındırmaktaydı.
Tehdit:

RESİM:3
Genç bir muhalif Kaddafi’nin yanına tırmanıyor ve tartaklayarak bağırmaya başlıyor. Öfkeli olduğu her halinden belli, tehdit ettiğini ise uzattığı işaret parmağından anlıyoruz. Tehdit çoğu kez muhatabına sertçe uzatılan ve sallanan işaret parmağı ile kendisini belli eder. Parmak sallamak günlük akışın içerisinde son derece ağır bir harekettir. Çocuklara, birisini parmakla işaret etmenin çok ayıp bir hareket olduğu öğretilir. Parmakla işaret etmek, bütünün arasında seçim yapmaktır. Parmağı ile işaret eden, rakibini seçmiş demektir. Parmak sallamak aynı zamanda suçlama anlamına gelir. Bir bir saymaktadır adam karşısındakine yaptıklarını. Fotoğraftaki muhalif de karşısında çaresiz duran Kaddafi’ye suçlamalar yöneltmekte ve tehdit etmektedir. Oysa kısa bir süre önce aynı hareketi Kaddafi büyük bir güven duygusu içinde yapmakta ve etrafına tehditler savurmaktaydı (Resim:4).

RESİM:4
RESİM:4
Hatta 2009 yılında, Birleşmiş Milletler Konseyi’nde yaptığı konuşmada topluluktan bazı ülkeleri suçlarken de aynı parmak hareketi ile bilinçli bir şekilde onları tehdit etmekteydi (Resim 5 ve 6).


RESİM:5, 6
Fakat aynı tehdit şimdi tersine dönmüş, o parmak halkından bir mızrak misali kendisine uzanmıştı.
Tehdit edilen kişiden yapması beklenen birkaç hareket türü vardır: Kişi ya görmezden gelir ve becerebiliyorsa uzaklaşır, ya kalıp aynı sertlikte karşılık verir ya da karşısındakini yatıştırmaya çalışır. Yatıştırma hareketlerinden biri gülümsemedir, diğeri ise eli ile dokunmaktır. El ile yatıştırma hareketi dikkat edildiği taktirde, günlük hayatın içerisinde sıklıkla görülen bir harekettir. Bir sanat galerisinde yeni açılan bir fotoğraf sergisini gezdiğinizi düşünün. Fotoğraflara dalmışken, başka bir izleyici geri geri geliyor ve yanlışlıkla ayağınıza basıyor. Can acısı ile dönüp adama sert bir yüz ifadesi ile bakıyorsunuz. Adam hemen gülümsüyor ve eli ile yavaşça kolunuza dokunuyor. Adam söz ile söylemese de bir nevi özür dilemiş ve sizi yatıştırmıştır. Keza trafikte hata yapan sürücünün elini hafifçe kaldırıp avuç içi 45 derece aşağıyı ve karşıyı gösterecek şekilde gülümsediğini düşünün, bu da aynı şekilde bir yatıştırma hareketidir. Burada Kaddafi’nin tehdit eden adamı yatıştırıp bir şeyler anlatmaya çalıştığı görülüyor (Resim:7 ve 8).


RESİM:7, 8
Hatta son bir gayretle bir şeyler anlatmaya çalıştığı elinin aldığı yalvaran pozisyondan da anlaşılabiliyor (Resim:9). Yaptığı jestin, tehditkâr biçimde parmak sallayarak anlatmaktan ne denli farklı olduğu açıkça anlaşılabiliyor.

RESİM:9
Şaşkınlık, Öfke ve Korku:
Şaşkınlık, en kısa süreli yüz ifadesidir. Son derece anlık şaşırırız. Eğer şaşırıp şaşırmadığınızı düşünecek zamanınız varsa şaşırmamışsınız demektir Anlık meydana gelen olaylarda şaşırırız. Bu nedenle davranışlarımızı kontrol ederek şaşırmamamızı sağlayacak kadar zamanımız olmaz. Şaşkınlık bir an için belirir ve gider. Eğer şaşkınlık yaratan durum yeni şaşkınlık yaratacak şeyleri tetiklemediyse uzun süre şaşıramazsınız. Şaşırma süreniz şaşkınlık yaratan olayı aydınlatmaya yetecek kadardır. Eğer karşınızdaki bundan daha fazla şaşırıyorsa bu sahte bir şaşkınlıktır. Şaşkınlığın yalancı mı yoksa sahici bir ifade mi olduğunu ele veren en önemli ipucu da budur zaten.
Korku ifadesi de benzer bir şekilde, anlık gelişen bir duygunun yüze yansımasıdır. Farkında olarak korkamayız, olsa olsa tedirgin ya da kaygılı oluruz. Korku ifadesi bir anda belirirken uzun bir süre yüzümüzde kalmaz. Korkutan olay ya da şey açığa çıktıktan sonra iyi ya da kötü yönde biçim değiştirir. Geçtiğimiz günlerde çocuğumla birlikte bir oyun parkına gittim. Çok talep gören bir lunapark oyuncağı vardı. Bu, yaklaşık 20 metrelik düz bir direğe bağlanmış sekiz adet koltuktan ibaretti. Koltuklar dikine belli bir hızla yukarı çıkıyor, akabinde en tepeden hızla aşağı iniyordu. Binen çocukları gözlemlediğimde ilginç bir ayrıntıyı fark ettim: bir kız çocuğu, oyuncaktan deli gibi korkuyordu. Koltukların yukarı aşağı üç beş kez çıkıp inişinde korkudan gözlerini kapatmasından, taklit edilemez yüz ifadesinden ve attığı çığlıklardan ne denli korktuğu anlaşılabiliyordu. Ancak birkaç seferden sonra alıştı, korkusu geçti. Yine bağırıyordu ancak artık bu korkunun samimi olmadığı rahatlamış kaşlarından ve çenesinden, gözlerini açabilmesinden çok net anlaşılabiliyordu, en azından gözlem yapmayı bilen bir göz için. Unutmayın: sevmediğimiz, hoşlanmadığımız ya da korktuğumuz şeye bakamayız, ya da bakmamaya çalışırız! Bu, hoşlanma-hoşlanmamayı tespitin en önemli ipucudur.
Kaddafi’ye geri dönelim. Videonun bir yerinde Kaddafi önce elini alnına götürüyor ve kanayan yere elini sürüyor (Resim 10).

RESİM:10
Tam da bu esnada ilginç bir sahne meydana geliyor. Kaddafi eline bakıyor, kanı görüyor ve bir anda şaşırıyor (Resim 11). Öylesine samimi bir şekilde şaşıyor ki şaşkınlığı sadece bir an sürüyor. Şaşkınlık, biraz önce belirttiğim gibi anlık meydana gelir. Şaşkınlığı mutlaka başka bir yüz ifadesi takip eder: korku, öfke, tiksinti, sevinç, vs. Ama örneğin hiçbir zaman kayıtsızlık takip edemez. Görüntülerde de Kaddafi şaşırıyor. 42 yıldır egosu öylesine şişmiş, kendisini öylesine yüceltmiş, farklı bir yere koymuş ki, artık belki de ölümsüz olduğuna, yenilmez olduğuna karar vermiş. Kanamak, hele ki kendi insanlarından bu darbeyi almak alabildiğine şaşırtıyor onu. Kanamak çok insani bir durumdur çünkü. Eline şaşkınlıkla bakarken bir anda şaşkınlığı öfkeye dönüşüyor (Resim 12). Anlık geçiş, bilhassa video görüntülerinde çok net bir şekilde fark edilebiliyor,

RESİM:11 Şaşkınlık ve öfke, birbirinden farklı yüz ifadeleri taşır. Şaşıran kişinin kaşları havalanır, gözleri alabildiğine açılır, bu meyanda ağzı da kocaman açılır. Resim 11’i bu esaslar dahilinde inceleyin lütfen. Öfke ifadesinde ise kaşlar düşer ve çatılır, gözler kısılır, dudaklar kısılır ve gerilir. Bu esaslar dahilinde de resim 12’yi inceleyin lütfen. Görüleceği üzere çok kısa bir anda gerçekleşmesine rağmen, dondurulmuş video görüntülerinde, saniyenin 25’te birinde gerçekleşen mikro ifadeler, dikkatle gözlemlendiğinde çok kıymetli ipuçları sağlamaktadır[i].
[i] “Mikro ifadeler” (Micro Expressions) konusu ilerleyen zamanlarda detaylı olarak incelenecektir.

RESİM:12
Bundan sonra belirgin bir işaret alınamıyor, sadece insanların cinnet geçirme halleri görülüyor. Bu satırların yazıldığı esnada Kaddafi’nin cesedi bir soğuk hava deposunda bekletiliyor, çıplak bedeni meraklı seyircilerin görüşüne sunuluyordu. Demek ki cinnet hali hala devam ediyor.
Sonuç:
Adaletle uğraşanlar, yani profesyonel yalan tespitçileri, görüştükleri ya da ifadesini aldıkları kişinin yüz ifadelerini doğru okuyabildiği taktirde son derece önemli bulgulara ulaşabilirler. Bilhassa yüz ifadelerindeki anlık değişimler bizlerin asla kaçırmaması gereken sinyallerdendir. Bu sinyalleri yakalayabilmek için, görüşmenin başında kişinin sohbet etmek suretiyle rahatlatılarak, normal yüz ifadesini ve beden dilini tespit etmek gereklidir.
Bitirirken, ilk sayısında yer almaktan son derece gurur duyduğum dergimiz “Esas”ın, nice sayılara, kalitesinden taviz vermeden ulaşmasını ve hukuk insanlarına ışık tutmaya devam etmesini dilerim.
Kaynakça:
Paul EKMAN, Emotions Revealed, Times Books, New York, 2003
Paul EKMAN and Wallace V. Friesen, Unmasking The Face. Malor Books, Cambridge, 2003.
[1] Anadolu Üniversitesi, İletişim Bölümü Yüksek Lisans Öğrencisi.
[1] “Mikro ifadeler” (Micro Expressions) konusu ilerleyen zamanlarda detaylı olarak incelenecektir.